30 Kasım 2008 Pazar

Beklediğiniz Var mı?

Bekliyor musunuz?...

Manen elinizden tutacak olan maddi vücudu giymiş mecnun iseniz leylanızı, leyla iseniz mecnunuzu...bekliyor musunuz?...

Beklediğiniz var m?ı...

Mecnun'un leylası olmayı, leylan'ın mecnun'u olmayı özlediğiniz merakını duyduğunuz beklemekler sardı mı her yanınızı?...

Her gün gıpta ile baktığınız iki kişinin ellerinden tutmuş yürümeye çalışan çocuğun boyun kokusunu içinizde hisseder gibi...Hayalinizi kurduğunuz yavrunuz...yavrularınız... acaba benim yavrum nasıl olacak dediğiniz...

Bekliyormusunuz...

Nereden çıkacak acaba...

Ummadığınız, elinizin yetişmediği yerden tam vakt-i münasibde ihtiyac-ı fıtrinize binaen kalbinize mukabilinizi...

Bekliyor musunuz?...

Bir asker gibi gün sayıyormusunuz beklediğinize dair...

Rüyalarınızda gördüğünüzü, ama alem-i şehadette gör(e)mediğinizi...

bekliyor musunuz?...

Dilinizden beklemeye dair mısralar mı dökülüyor... Yoksa beklemenin içinde bir kudsiyet mi arıyorsunuz...

Ne hasta bekler sabahı
Ne taze ölüyü mezar
Ne de şeytan bir günahı
Seni beklediğim kadar...

mısralarını söylemek istediğiniz o insanı...

Hala bekliyor musunuz?...

Yoksa yine bir kaç mısra mı dökülüyor?...

Pek çok giden memnun ki yerinden
Çok seneler geçti dönen yok seferinden mi diyorsunuz?...

El sallayarak...
Güle güle diyerek...
Gidenleri bekliyor musunuz?...

Ya da... Ya da daha gelmeyeni...

Besmelenin kudsiyetine nisbeten belki milyarda bir olan beklemenin kudsiyetini... sabr ile... rahmana ve o merhametli rahime olan ümit ile... umud ile...sabr ile...

besmele ile bekliyor musunuz...

beklemekteki en kuvvetli arkadaşımız olan sabrı, onun kuvvetini sağa sola değil...şu ana sarfedip bekliyor musunuz...Yoksa...yoksa ahu eninler edip neden hala gelmedi, olmadı, diyerek şekvaya mı başlıyor?...

Ey leyli...Ey mecnun...
İsterse kısalsın
İsterse uzasın yürüdüğün yolun
Besmeleyle bekliyorum...


Halil KARTAL.

29 Kasım 2008 Cumartesi

Bilirmisin?

Derunumda ürperten bir ses
Sev bana sev der… Bilir misin?
Ebed için aldığım nefes
Öl bana öl der… Bilir misin?

Unutur dünya, toprak evim
N’olur gel artık gözün sevim
Akıl kömür, gönül alevim
Yan bana yan der… Bilir misin?

Mana garip, sözler aynasız
Ne desem, söylesem faydasız
Her gün düşümde gördüğüm kız
Gel bana gel der… Bilir misin?

Halilim… Ne sen söyle ne ben
Bir yâre ki gönlüme giren
İlaç var mı söylesin bilen?
Sor bana sor der… Bilir misin?

halil kartal

Gönül Hırsızı...

Kül gibi yanıyorum
Ten gibi kanıyorum
Hep seni arıyorum
Gittin gönül hırsızı…

Gözlerim ağlamakl ı
Sözlerim çağlamaklı
Sen de bıraktın aklı
Gittin gönül hırsızı…

Kâbustaymış uykular
Karışıkmış duygular
Yerindeymiş kaygılar
Gittin gönül hırsızı…

Vay be sevda da neymiş
Çözülmez bilmeceymiş
Gitmek iki heceymiş
Gittin gönül hırsızı…

Sen ki ıraktın bana
En son duraktın bana
Derdi bıraktın bana
Gittin gönül hırsızı…

Yol olsa koşamam mı?
Dağ olsa aşamam mı?
Sen olsan yaşamam mı?
Gittin gönül hırsızı…

Yer midir bu feza mı?
Cefa mı bu eza mı?
Verdin idam cezamı
Gittin gönül hırsızı…

Hadi bir satır daha
Bir hançer batır daha
Yok mu bir hatır daha
Gittin gönül hırsızı…

Ne aradın ne sordun
Ne ateştin ne kordun
Hani gitmem diyordun
Gittin gönül hırsızı...

Halilim yeter bu dert
Yazmaya iter bu dert
Ölümden beter bu dert
Gittin gönül hırsızı…

Halil KARTAL.

Küçücüğüm....

Daha çok yıllar var önümüzde
Bu koskoca dünya dar önümüzde
Yağmurları aştık, kar önümüzde
Aşabilecek miyiz küçücüğüm...

Günler geçti görmeden yüzümüzü
Aktı gözyaşları silmeden gözümüzü
Ölmeden birbirimize o son sözümü
Söyleyebilecek miyiz küçücüğüm...

Bugün de geçti bak farkında olmadan
Gönül bahçemde güllerin solmadan
Bir kez de olsa ömür vaktim dolmadan
Kavuşabilecek miyiz küçücüğüm...

Bir tas çorba, bir de kuru ekmek
Nakış nakış gönüle sevgi ekmek
Sevdayı kalbimize ilmek ilmek
İşleyebilecek miyiz küçücüğüm..

halil kartal

Bir Dur Demek...İyi Değil Gidişatımız...

Bir dur demek gerek,
İyi değil gidişatımız
Omzum çöktü, taşıyamıyorum,
Ağır günahlarımız…

Duymuyor, hissedemiyorum
Bakışlarım eskisi gibi değil
Biliyorum düşman değil kainat
Yetişemiyorum ardından
Koşamıyorum
Geçip gidiyor hayat

Biliyorum…
Düşman değil kâinat…

Bir dur demek gerek,
İyi değil gidişatımız…
Bir el tutup kaldırsın artık
Şaha kalktı günahlarımız…

Yusuf değilim ben, Yusuf değil…
Züleyhalar gömleğimi çok yırttılar
Kaçmadım belki kaçamadım
Uyuttular…
Şimdi mi? Hiç biri yok
Hep unuttular…

Sultan da değilim mısıra
Kölesiyim günahlarımın…
Bir el tutup kaldırsın artık
Ohlara dönsün ah’larım…
Kölesi olmayayım günahlarımın…

Halil KARTAL